Saliha Gök: EKONOMİNİN KILAVUZU: BELİRSİZLİKLER İÇİNDE YÖN ARAYIŞI



Ekonomiler hiçbir zaman düz bir çizgi üzerinde ilerlemez. Tarih bize açık bir gerçek sunar: Büyük dönüşümler, en çok belirsizlik zamanlarında doğar. Türkiye de bugün böyle bir eşiğin tam ortasında duruyor. Fakat bu eşik, yalnızca krizlerin değil, aynı zamanda fırsatların da toplandığı bir kavşaktır.

Ekonominin temel göstergeleri, yalnızca rakamlar tablosu değildir; aynı zamanda toplumların moral haritasıdır. Enflasyonun etkisi mutfak masasında hissedilir, işsizlik grafiği evlerin sessizliğine yansır, döviz hareketleri ise girişimcinin cesaretini sınar. Ancak unutulmamalıdır ki, ekonomik sistemi ayakta tutan en güçlü dinamik, toplumun üretme iradesidir.

Bugün Türkiye’nin ihtiyacı, günü kurtaran manevralardan çok, uzun vadeli akıl yürütmelerdir. Ekonominin damarlarına güven aşılayan üç temel alan bulunuyor:
Birincisi üretim kapasitesinin artırılması, ikincisi adil ve öngörülebilir bir finansal zemin, üçüncüsü ise nitelikli insan kaynağının güçlendirilmesi. Bu üç unsur olmadan atılan her adım, kısa mesafeli bir koşudan öteye gidemez.

Dünya ekonomileri hızla değişirken, Türkiye dijitalleşmenin, yeşil ekonominin ve bölgesel tedarik zincirlerinin merkezinde olma fırsatına sahip. Bu fırsatı değerlendirecek olan da ne tesadüflerdir ne de geçici politik çıkışlar… Bu fırsatı değerlendirecek olan, aklına güvendiğimiz insanların cesur ve kararlı kararlarıdır.

Bugün sormamız gereken soru şudur: Ekonomik yönümüzü dış faktörler mi belirleyecek, yoksa ülkenin kendi potansiyeli mi? Cevap da net olmalıdır. Güçlü ülkeler rüzgârın nereden estiğine bakmaz; kendi rotasını kendi çizer.

Ekonomi yazılarının çoğu karamsarlık pompalar. Oysa ben şunu açıkça söylemek isterim: Türkiye’nin gerçek sermayesi, üretim gücüyle yoğrulmuş halkıdır. Bu toplumun hayat tecrübesi, krizleri aşma konusunda defalarca sınanmış bir hafızaya sahiptir. Bugün gerekli olan şey, bu hafızayı doğru politikalarla buluşturmak ve gözünü geleceğe diken bir irade ortaya koymaktır.

Sonuç açıktır: Türkiye ekonomisi, köşeye sıkışmış bir yapı değildir; yeniden ayağa kalkmaya hazır güçlü bir organizmadır. Yeter ki doğru adımlar birbirini takip etsin, şeffaflık ve istikrar aynı denklemde buluşsun. O zaman bu ülkenin ekonomisi yalnızca toparlanmaz; aynı zamanda bölgesel bir güç olarak kendi hikâyesini yazar.

Yorum Gönder

0 Yorumlar